Composites UK, Birleşik Krallık kompozit sektöründe sürdürülebilirliği artırmak amacıyla yeni biyolojik bazlı epoksi reçine ve sertleştirici sistemlerini tanıttı. Bu sistemler, doğal elyaflarla uyumlu olup, %38–46 biyolojik içerik sunarak çevresel ayak izini azaltmaktadır.

Ürün Özellikleri:

Enjeksiyon Sistemi:

Reçine: EC 157.1 BIO

Sertleştirici: W154 BIO

Yüksek akış özellikleri ve mekanik performans

Eldivenle Laminasyon Sistemi:

Reçine: EC 152 BIO

Sertleştirici: W154 BIO

Mükemmel mekanik ve termal özellikler, yüksek kaliteli yüzey bitişleri

Kullanım Alanları:

Denizcilik: Hafif, korozyona dayanıklı yapılar

Otomotiv: Gövde panelleri ve iç bileşenler

Havacılık: İkinci düzey yapılar

Yenilenebilir Enerji: Rüzgar türbini kanatları ve enerji depolama bileşenleri

Spor ve Eğlence: Bisikletler, kayaklar ve diğer hafif, yüksek performanslı ekipmanlar

İnşaat: Sürdürülebilir mimari paneller ve güçlendirme çözümleri

Bu gelişme, Birleşik Krallık kompozit sektöründe sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluğun artırılmasına katkı sağlamaktadır.

#kompozitsanayicileridernegi #tcma #kompozit #composite

Kaynak: https://compositesuk.co.uk/bio-based-epoxy-resin-hardener-for-advancing-composite-manufacturing-in-the-uk/

Texas A&M Üniversitesi’nden araştırmacılar, malzeme bilimi alanında önemli bir yeniliğe imza attı. Ekip, kendini onarabilen, şekil değiştirebilen ve çelikten daha güçlü bir plastik malzeme geliştirdiğini duyurdu.

Yeni geliştirilen bu “akıllı plastik”, Aromatic Thermosetting Copolyester (ATSP) adı verilen bir yapıdan oluşuyor. Hasar gördüğünde ısıyla kendi kendini onarabilen bu malzeme, aynı zamanda yeniden şekillendirilebiliyor ve çoklu kullanım döngülerinde performansını koruyor.

Araştırmacılara göre bu yenilik, havacılık, otomotiv ve savunma sanayii gibi yüksek dayanım gerektiren alanlarda önemli bir potansiyele sahip. ATSP malzemesi, geleneksel termoset plastiklerin stabilitesiyle termoplastiklerin esnekliğini bir araya getiriyor.

Bu gelişme, kompozit malzeme teknolojilerinde sürdürülebilirlik ve dayanıklılık açısından yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: Texas A&M University – Stories

Wind2Water projesi, sürdürülebilirlik ve yenilikçi üretim anlayışını bir araya getiren dikkat çekici bir örnek olarak öne çıkıyor. Projede, kullanım ömrünü tamamlamış rüzgâr türbini kanatları geri dönüştürülerek katamaran gövdesi üretiminde kullanılmıştır. Bu yaklaşım, hem kompozit malzemelerin geri kazanım potansiyelini gözler önüne seriyor hem de deniz taşımacılığında çevresel sürdürülebilirliği teşvik ediyor.

Projenin öne çıkan noktaları:
• Malzeme geri dönüşümü: Rüzgâr türbini kanatları, karbon ve cam fiber bazlı kompozit malzemeler içeriyor; bu malzemeler katamaran gövdesinde yeniden değerlendiriliyor.
• Sürdürülebilir üretim: Malzemelerin yeniden kullanımı, atık miktarını azaltarak karbon ayak izinin düşürülmesine katkı sağlıyor.
• Teknik inovasyon: Katamaran tasarımı, kompozit malzemelerin mekanik performansını optimize edecek şekilde planlanmış ve üretim süreci bu doğrultuda uygulanmıştır.
• İlham verici bir örnek: Hem deniz taşımacılığında hem de kompozit endüstrisinde sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler için model teşkil ediyor.

Kaynak: https://www.jeccomposites.com/news/by-jec/the-wind2water-catamaran-upcycled-from-end-of-life-wind-blades/?news_type=applications,process-manufacturing,product-technology&end_use_application=marine-transportation-shipbuilding,renewable-energy&tax_product=bamboo,carbon-fiber,glass-fiber&exceptionaltags=sustainability

İsviçre merkezli SP80 ekibi, yalnızca rüzgâr gücü ile saatte 80 knot (≈150 km/sa) hıza ulaşmayı hedefleyerek kompozit malzeme teknolojilerinde dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor.

Projenin öne çıkan yönleri:
• 27 Mayıs 2025’te SP80, saatte 108 km hıza (≈58.261 knot) ulaşarak yarış tekneleri arasında önemli bir performans standardı yakalamıştır.
• EPFL’den üç mühendis tarafından başlatılan bu girişim; sürdürülebilir yenilik, entegre tasarım yetenekleri ve özel kite-wing ile trimaran kombinasyonuyla klasik yarış teknelerinden farklı bir yol izliyor.
• SP80 ekibi, yapısal bileşen tasarımı, foillerin ve kite-wing sistemlerinin geliştirilmesi gibi alanlarda kendi bünyesinde teknik kapasite oluşturmuştur. J

hashtag#kompozitsanayicileridernegi hashtag#tcma hashtag#kompozit hashtag#composite

Kaynak: https://lnkd.in/dFw3EcrH

Avrupa Kompozitler Birliği (EUCIA), kompozit malzemelerin çevresel etkilerini daha şeffaf ve erişilebilir şekilde ortaya koymak amacıyla geliştirdiği Eco Impact Calculator aracını kamuoyuna sundu.

Kompozit sektöründe sürdürülebilirlik giderek daha fazla önem kazanırken, bu araç özellikle yaşam döngüsü değerlendirmesi (Life Cycle Assessment – LCA) çalışmalarını kolaylaştırmayı hedefliyor. Kullanıcılar, farklı malzemelerin üretiminde kullanılan hammadde, enerji ve süreçlerin çevresel etkilerini hesaplayabiliyor. Böylece hem üreticiler hem de araştırmacılar, karbon ayak izini azaltmaya yönelik daha bilinçli kararlar alabiliyor.

Eco Impact Calculator’ın sektöre sunduğu başlıca katkılar:

• Şeffaflık: Kompozit malzemelerin çevresel etkilerinin net bir şekilde ortaya konması
• Kolaylık: Karmaşık yaşam döngüsü analizlerinin pratik hale getirilmesi
• Sürdürülebilirlik: Malzeme seçimlerinde çevresel kriterlerin dikkate alınmasını teşvik etmesi
• Avrupa standartları ile uyum: AB’nin yeşil dönüşüm politikalarına paralel bir yaklaşım

Kompozit Sanayicileri Derneği olarak, sektörümüzdeki çevresel sorumluluğun artırılmasına katkı sağlayacak bu tür araçları son derece değerli buluyoruz.

Detaylı bilgi için: EUCIA Eco Impact Calculator

Kompozitler için Eko Etki Hesaplayıcısını Anlama başlıklı  röportajı EuCIA Knowledge Hub’da okuyabilirsiniz.